
SİYAH BEYAZ GÜNLERİN RENKLİ ANILARI: ALAPLI’NIN CEYLAN’ININ HİKÂYESİ
08 Mayis 2019 13:07:14
Burhan AKBAŞ
Sevgili okurlarım; bu yazımızın konusunu Alaplı’nın yetiştirmiş olduğu Sevgili Aydın Yılmaz Öğretmenimizin fırçasında yeniden hayat bulan Ceylan Motoru’nun 50*70 cm boyutunda yapılmış yağlı boya tablosu ve Ceylan Motoru’nun hikâyesi oluşturmaktadır. Aydın Hocamız bu tabloya isim olarak Ceylan’ın Karadeniz’in Azgın Dalgaları ile Mücadelesi ismini vermiştir. Tablo Mehmet Erdoğan tarafından satın alınmıştır.
Ressam Aydın Yılmaz’ın ‘Ceylan’ın Karadeniz’in Azgın Dalgaları ile Mücadelesi’ isimli yağlı boya tablosu
Aşağıdaki hikâye sevgili Aydın Yılmaz Hocamızın tanıklıkları ile şahsımın tarihsel araştırmalarına dayanmaktadır. Aydın Hoca’mın anlatıları ve tarihsel veriler tarafımdan hikâyeleştirilmiştir.
Zor yıllarıdır Osmanlı’nın. I. Dünya Savaşı memleketin her köşesinde, her ocağında derin izler, yaralar açarken Alaplı’nın kıyıcığında, Kılçak Köyü’nde bir küçük köy hanesinde yeni bir hayat, taptaze bir soluk merhaba der dünyaya. Yılmaz ailesinin bu erkek evladına İdris ismini verirler.
İdris yarışmacıdır, hırslıdır, titiz ve temizdir. Doğduğu köyün hemen altında uzanan kah azgın, fırtınalı kah sakin kadife gibi uzanan uçsuz bucaksız Karadeniz’e hayrandır. Deniz ve deniz araçlarına tutku derecesinde meraklıdır.
Ciltler dolusu deniz araçları ile ilgili dergi ve katalogları toplamış, bu kataloglarda gördüğü tekne modellerinden de esinlenerek kendince tekne modelleri de çiziktirmiştir. Kanında vardır Alaplı’nın teknecilik. Alaplı’nın evlatları az mı çekmiştir Osmanlı’nın Tersane-i Amiresi’nin çilesini. Az mı gemi ustası yetiştirmiştir bu topraklar. Alaplı’nın gemi ustaları Osmanlı’nın en çok aranan ustaları değil miydi?
Niye hayran olmasın ki denize ve deniz araçlarına?
Yol verir mi ki bölgenin coğrafyası karayolu ulaşımına? Hey hat Alaplı, en yakın kasaba ve kazalara bile karayolu ulaşımının mümkün olmadığı, memleketin bir köşesinde inzivaya çekildiği, münzevi bir şehirdir.
Alaplı’nın dünya ile tek bağlantısı denizyoludur. Ama bu yol ile ulaşım da ancak Karadeniz’in izin verdiği günlerde mümkündür. Karadeniz’dir söz konusu olan. Kış kendisini hissetirmeye başlayınca Karadeniz yol vermez, geçit vermez bir set olur teknelere.
Sonra uzak görüşlü bir adam çıkar değiştirir Alaplı’nın kaderini. Eyüp Yaman’dır bu kahraman. Alaplı’ya gelmesi ile Alaplı kabuğundan kırmaya başlar. Alaplı’nın Kurucu Başkanı olacak Eyüp Yaman ve Alaplı’nın önde gelen isimlerinin girişimleri ile Alaplı-Ereğli-Düzce-Yığılca karayolu açılır. Artık Alaplı karayolu ile de bağlıdır çevre kasaba ve kazalar ile. Özlemle kucaklaşmayı bekler şehirler birbirini coğrafyanın zorunlu ayırmasına inat. Artık Karadeniz’in gönlüne, keyfine bağlı olmayacaktır ulaşım.
Bu ortamda girişimci ruhu ile İdris Yılmaz sahneye çıkar. Alaplı’ya tarihinde ilk kez yolcu otobüsünü alır ve gelir.
Artık insanlar rahat koltuklarında Ereğli’ye gidebileceklerdir. Alaplı’da bir bayram havasında karşılanmıştır bu otobüs. Seferler hemen başlar.
Yalnız yollar stabilizedir. Karadeniz Bölgesi’nin yağmuru çamuru yolları geçilmez kılar. Otobüsün lastikleri dayanamaz bu yollara. Otobüsün yedek parçaları, lastikleri yurtdışından gelmektedir ve çok pahalıdır. Öyle böyle de değil hani. İki lastiğin fiyatı arabanın yarı fiyatına denktir. Buna ne can ne mal dayanır. Satılır Alaplı’nın özlemle beklediği, geldiğinde bayram ettiği otobüs. Karadeniz’in ahı mı tutmuştur. Yoksa kaderinde mi vardır Alaplı’nın hep uzaklarda olmak.
Günlerden bir gün dimdik, kendinden emin yürüyüşü, şık takım elbisesi ve ağzının bir kenarına yatırdığı piposu ile Eyüp Yaman, İdris Yılmaz’ın evine ziyarete gelir. O içine sindiremez Alaplı’nın böyle memleketin bir köşesinde münzevi olmasını. Selam sual edilir, hal hatır sorulur, kahveler içilir. Eyüp Yaman niyetini, planlarını döker ortaya. İdris der: " Gelecekte Alaplı’ya Yedigelli Tepesini indirip denizi dolduracağım. Alaplı’ya sahil bandı yapacağım. Alaplı bambaşka bir yer olacak. Alaplı’nın geleceği denizde, sen denize dön. Deniz yolu ile taşı Alaplı’yı çevre şehirlere."
Bu teklif İdris Yılmaz’ın içinde yatan aslanı uyandırır. Bir kulağı Eyüp Yaman’da iken o teknenin tasarımın çizmeye başlamıştır bile zihninde.
İdris Yılmaz döner Eyüp Yaman’a Barbaros var Ereğli’de. Hem afili hem de hızlı. Ondan güzel ondan hızlı olmalıdır teknesi. Hem yük hem de yolcu taşımalıdır. Öyle ya olmuşken en iyisi olmalı değil midir? Zaten İdris Yılmaz’ın ruhunda var mıdır ikinci olmak? O hep başta hep önde olmak istemez miydi? Ancak nerede o zamanlar öyle güçlü bir motor bulmak.
Ama dikkatten kaçan bir şey vardır? Eyüp Yaman için dünyada var olan şey imkansız değildir. Hemen döner İdris Yılmaz’a ve sorar böyle bir motor nerede satılır, nereden getirilir? Yanıt çok uzaktır: Amerika Birleşik Devletleri
Kolay der Eyüp Yaman. Zaten zor var mıdır onun için? "Ben bu motoru Alaplı’ya getirmek için bütün resmi iş ve işlemleri halledeceğim" der. Motor belirlenir, Eyüp Yaman işe koyulur, Ankara’daki bağlantıları vasıtasıyla motorun siparişi verilir. Eyüp Yaman müjdeli haberi verince İdris Yılmazın eli ayağı birbirine dolanır. Motor Amerika Birleşik Devletleri’nden vapura yüklenmiş İstanbul Limanı’na ulaşmıştır.
İdris Yılmaz’ın çocukluk hayaline ne kalmıştır şunun şurası.
İdris Yılmaz gece gündüz uyumaz, teknesini yaşar zihninde. Teknenin taslaklarını çizer, siler olmaz yeniden çizer yeniden siler.
Sonunda projesi hazırlanan tekneyi ehil bir ele teslim etmek gerekir. Çok da zorlanmazlar bunun için. Usta, ellerinin altında, hemen yanı başlarında, Eleşler Köyü eşrafından Nuri Usta’dır.
Nuri Usta(Erdoğan) gemi sanatının pirlerindendir. El almıştır Alaplı’nın meşhur ustalarından. Mesleğin tüm inceliklerine hakimdir.
İdris Yılmaz Nuri Usta’ya yapılmasını istediği lüks kamaralı, kapalı mekânları bulunan teknenin çizmiş olduğu planını gösterir. Teknenin hem yük hem de yolcu taşımaya uygun bir şekilde yapılmasını planladığını belirtir. Nuri Usta yılların tecrübesiyle yapılacak teknenin daha hızlı olabilmesi için sadece yolcu taşımaya uygun yapılması gerektiğini belirtir. Nuri Usta’nın teklifinde mutabık kalınır. Teknenin planı buna göre yeniden çizilir.
O yıllarda bugün Alaplı Şehirlerarası Otobüs Terminali’nin bulunduğu alanda Ereğli Liman İnşaatı işini yapan Arı İnşaat Şirketi’nin kum-çakıl ocağı ve iskelesi vardır. Bu kum-çakıl ocağının hemen yanı başında, Kılçak Köyü yol ayrımının karşısındaki kumsalda Nuri Usta işe koyulur. İdris Yılmaz bir çocuğun oyuncağını beklemesi gibi heyecanla başında bekler, ayrılamaz başından teknenin. Nuri Usta o yılların zor koşullarında iptidai aletlerle, keser, balta ve testere kullanarak kısa sürede yoğun bir mesai ile İdris Yılmaz’ın çocukluk hayalini tamamlar.
Tekne tamamlanır tamamlanmasına da ABD’den gelen motor çalıştırılamaz bir türlü. Kimse anlamaz dilinden motorun. Çevrede bilinen, tanınan ne kadar usta varsa getirilir. Hey hat dönmez dişlileri motorun. Derken Çukurova Holding’in İzmit’te çalışan Amerikalı bir mühendisi olduğu haberi alınır. Öyle ya motor da Amerikalı değil midir? Hemşerisinin dilinden anlarsa bir Amerikalı anlar.
Amerikalı mühendis Alaplı’ya davet edilir, getirilir. Mühendis motorun tüm parçalarını söker, yeniden toplar. Motora start verilir. Önce boğuk bir homurtu, ardından top sesi gibi bir patlama ve onu takip eden düzenli pat pat sesleri yayılır ortalığa. Evet olmuştur. Çalışmıştır motor. Varsın gerisini Ereğli’nin Barbaros’u düşünsün.
İyi de Ereğli’nin Barbaros’u var da Alaplı’nın bu yolcu motorunun adı ne olmalı?
İdris Yılmaz CEYLAN der adı. CEYLAN olacak. Dedelerinin teknesinin ismi yaşayacak bu yeni motorda.
Ceylan’ın tamamlanması büyük bir olay olur Alaplı’da. Ceylan’ın dümeninde çoğunlukla İdris Yılmaz bulunurken zaman zaman da İncivez Köyü’nden Evlioğlu ile Kılçak Köyü’nden Seyit Kaptan koşarlar yardıma. Hep birlikte omuz omuza Alaplı’yı Akçakoca, Ereğli ve Zonguldak’a taşıyacaktır yıllarca.
Yolcusu kimler olmamış, kimleri taşımamışlardır ki.
Yaz mevsimi gelir, öğrenciler karnelerini alıp tatile çıktıklarında Ceylan’ın iki genç misafirleri olur. Geleceğin Ressamı, öğretmeni Aydın Yılmaz ve Ahmet Yılmaz öğretmen. Onlara da iş düşer Ceylan’da. Sefer öncesinde yolcuların çetelesini tutarlar, kim kalacak, kim dönecektir teknenin dönüş yolculuğunda.
Ama henüz küçüklerdir, korunmaları da gerekir rüzgârdan, fırtınadan. Denizin kabardığı, dalgaların Ceylan’ı bir yaprak gibi dalgaların bir üstüne bir altına aldığı havalarda onların yeri teknenin başaltıdır. Yağ ve petrol kokusunun iyotla karıştığı, iyottan keskin rutubetin acı acı koktuğu bu küçücük kamarada yataklara uzanır beklerler fırtınanın hafiflemesini.
Yine böyle bir gün ve havada Ceylan, Ereğli’den yolcularını almış dalgalarla boğuşa boğuşa, yolcuların korku ve endişeli bakışları, titreyen ve hızlı hızlı açılıp kapanan dudaklarından dökülen duaların eşliğinde Mervealtı geçilir, İncivezaltı dönülür. Taşbaşı görünmüştür. Ancak ne rüzgar ne de dalgalar pek ümit vermez kaptan İdris Yılmaz’a.
Daha önceki pek çok benzer deneyimde olduğu gibi Ceylan’ın yolcuları Taşbaşı’na sandallarla taşınmaya başlar. İlk sefer yapılır, yolcular sağ salim ayak basarlar karaya.
Ancak ikinci sefere kalan yolcular için karaya ayak basmak bu kadar kolay olmaz. Sandal açıktan kabararak gelen bir dalgaya baş tarafından yakalanır, bir anda sandal yolcuları ile birlikte alabora olur ve kapaklanır.
Erkek yolcular kendi çabaları ile karaya ulaşmayı başarırlar ancak sandalın altında kalan bir kadın yolcu yoğun çabalarla yarı baygın kurtarılır. Kıyıya yanaşamayan Ceylan, tekrar dümeni çaresiz Ereğli’ye kırar. Yıllarca kahrını çeker Alaplı’nın Ceylan. Yıllar, dalgalar onu da yormuş, yaşlanmıştır. İdris Yılmaz, Ceylan’ın ustası Nuri Usta’ya Ceylan’a bir kardeş sipariş eder.
Bu kez Nuri Usta’nın eseri Çalmaz Motoru olur. Çalmaz Motoru’nun denize inmesi ile Ceylan Alaplı’ya veda eder. Yorgun omurgası bu sefer İstanbul’un, Marmara’nın, Boğaz’ın hırçın suları, akıntısıyla kucaklaşacaktır. Ceylan İstanbul’a satılır.
Alaplı’ya yıllarca ulaşım hizmeti veren Ceylan’ın hikâyesi böyledir. Ceylan Alaplılı pek çok insanda pek çok farklı hatırayı da mutlaka barındırmaktadır. Ceylan’ın hikâyesi özelinde anılarını benimle paylaşan başta Aydın Yılmaz Bey’e teşekkür eder, hikâyede adını zikrettiğimiz ve ebediyete intikal etmiş tüm isimlere rahmet dilerim.
Çok kıymetli Gülay Yaman Hanımın katkıları ile…