
HAYIRLI CUMALAR
29 Mayis 2020 11:48:50
İslam’a göre Cuma; çok önemli kabul edilen haftalık toplu ibadet günüdür. Nitekim Sevgili Peygamberimiz ‘‘Güneşin doğduğu en hayırlı gün cumadır…’’ (Müslim, Cum‘a, 18) buyurmuş ve Cuma gününde duaların kabul edildiği bir icabet saatine dikkat çekmiştir. (Hâkim, I, 279)
Kitap, Sünnet ve İcmâ ile sabit olan Cuma namazı; hükmü açısından farz-ı ayındır. Yani şartları oluşan her Müslüman erkeğin mutlaka kılması gereken bir namazdır. Cenaze namazında olduğu gibi birkaç Müslüman’ın kılmasıyla yükümlülük olarak diğer Müslümanların üzerinden düşmez.
Bu namazı özürsüz terk etmek büyük günah sayıldığından; toplumda üç cumayı üst üste terk eden kimsenin nikâhının düşeceği bile söylenegelmiştir.
Tabii ki bu bir uydurmacadır. Eğer bu doğru kabul edilecek olursa; COVİD 19 yüzünden Türkiye’de neredeyse nikâhlı aile kalmamıştır!
Şaka bir tarafa; ben üç cuma terk edenin nikâhının düşeceğiyle ilgili varsayımın nereden çıkmış olabileceğini araştırdım ve sahih hadis kitaplarında geçen ‘‘Allah, önemsemediği için üç cumayı terk eden kimsenin kalbini mühürler’’ (İbn Mâce, İkâmetü’s-Salât, 93; Tirmizî, Cum‘a, 7; Nesâî, Cum‘a, 2; Ebû Dâvûd, Salât, 204) şeklinde bir hadis ile karşılaştım.
Halk arasında çokça zikredilen nikâh düşme meselesinin, bu hadisten türetilmiş olabileceğini düşünüyorum.
Değerli Dostlar
Hz. Peygamber, peygamber olduktan sonra 12 sene Cuma namazı kıldırmamıştır. Çünkü Efendimizin ilk Cuma namazını, hicret esnasında Medine yakınlarındaki Rânûnâ vadisinde kıldırdığı bilinmektedir.
Peygamber Efendimiz 12 sene Cuma namazı kıldırmamış deyince; bazı okuyucularımın yüreklerinin ağzına geldiğini hisseder gibi oldum. Benim amacım Cuma namazının ilk kez ne zaman ve nerede farz kılındığına dikkat çekmektir. Çünkü kaynaklarda Peygamber Efendimizden önce, hatta hicretten önce Es‘ad b. Zürâre tarafından Medine’de Cum‘a namazı kıldırıldığı yazmaktadır.
Ortaya çıkan bu iki farklı rivayet; ilim ehlince şu şekilde yorumlanmaktadır: Cuma namazı hicretten önce Mekke’de farz kılınmış fakat müşriklerin baskıları yüzünden Kâbe’de kılınamamıştır. Bu olabilir, çünkü Müslümanların Mekke’den hicret etmelerinin en büyük sebebi gördükleri şiddetli baskıdır.
Ya da gerçekten Cuma namazı hicret esnasında farz kılınmıştır ve peygamberimiz peygamberliğinin 12. yılında ilk kez Cuma namazı kıldırmıştır. Eğer bu ikincisi doğruysa, Esad b. Zürâre’nin peygamberimizden önce Medine’de kıldırdığı namaz nafile hükmündedir. (İlmihal/Diyanet, I, 287)
Bazen çevremizde kraldan daha kralcı tiplerle karşılaşırız. Şahsen ben bir ilahiyat doktoru olarak bu çokbilmişlerle! sık sık karşılaşmaktayım. Bu konuyu yazarken, bir meslektaşımın şu hatırası aklıma geldi.
Meslektaşım İzmir’de imamlık yaptığı yıllarda, bütün namazlara gelen, saygılı, oturup çay içtiği, hali vakti yerinde bir hacısından bahsetmişti. Daha önce dokuz kere hac yapan bu hacısı, hedefinin 10. kez hac yapmak olduğunu söylemiş.
Meslektaşım hacı amcayı tekrar tekrar hac yapmak yerine, fakir fukara kimselere ve özellikle ihtiyaç sahibi öğrencilere yardım etmeye yönlendirmek için şöyle demiş:
- ‘‘Hacı amca, Hz. Peygamber ömründe kaç defa hac yaptı sen biliyor musun?’’
Hacı amca hiç düşünmediği bu soru karşısında, ‘‘bilmiyorum’’ anlamında kafasını sallamış.
Meslektaşım bunu fırsat bilerek, Peygamberimizin ömründe sadece bir kez hac yaptığını, zaten haccın ömürde bir defa farz olduğunu söyleyivermiş…
10. haccı yapmayı kesinlikle kafasına koyan hacı amca şöyle bir yutkunmuş ama tekrarladığı haccın doğruluğunu ispatlamak için, şöyle demiş:
- ‘‘Ya Hocam! O mübarek de pek takva değilmiş ha…’’
Hahhahha… Peygamberimizi az takvalı bulmuş yani. Aşikâr ki hacı amca kötü niyetli değil ama biraz fazla bilmiş!
Kendisi çok takvalı olduğu için böyle diyor! Şimdi bazıları bu hacı amca gibi yüksek takvalarından dolayı! inşallah bizi imansızlıkla suçlamazlar…
Çünkü biz çok gördük üzerinde kul hakkıyla namaza koşan softaları… Karınları sadece kul hakkıyla değil; haset, fesad, kibir ve her türlü pislikle dolu yobazları... Hallerine bakmadan hocadan daha hoca, müftüden daha müftü geçinen riyakâr beş yüzlü sahtekârları… Kendileri münafıklık alametlerinin hepsine haiz oldukları halde, başkalarını imansızlıkla suçlayanları... Sanki imanometre icad edilmişte bizim haberimiz yok...
Değerli Dostlar
Biraz uzattım konuyu kusura bakmayın. Amacım ‘‘Hayırlı uğurlu olsun Cuma namazlarımız’’ demekti. Çünkü biz gerçekten birlik ve beraberliği, cemaat ruhunu özledik.
Bu birlikteliğe katkı sunan herkesten Allah razı olsun. Nitekim belediyemiz ilçemizde tespit edilen namaz alanlarını, cami ve mescitleri dezenfekte ettirerek hayırlı bir hizmet sunmuştur.
Yine de bunları söylerken kaygılarımız bulunmaktadır. İnşallah Devlet büyüklerimizin aldığı bu kararlar, milletimiz için hayırlı olur ve ‘‘keşke’’ demeyiz...
Çünkü ilçemiz bugüne kadar başarılı bir sınav vermiştir. Zonguldak’tan daha büyük olan şehrimizin; altıda hatta yedide bir nüfuslu ilçelere nazaran COVİD 19’la mücadelede daha güvenli olması, bunun bir göstergesidir.
Sevgili Dostlar
Vatandaş olarak bize düşen görev; bize güvenen devlet büyüklerimizi mahcup etmemektir. Kurallara uymak ve tedbiri elden bırakmamaktır.
Bu sadece vatandaşlık görevimiz değil, aynı zamanda dinimizin de bir emridir.
Sağlığından korku ve endişesi olan kimseye, Cuma namazı veya cemaatle namaz kılmak farz değildir. Ama canını tehlikeye atmamak her Müslüman'a farzdır.
Allah ailemizi, ehlimizi, şehrimizi, ülkemizi ve bütün insanlığı her türlü musibetten ve hastalıklardan korusun. AMİN…
Dr. Metin AVCI
Hocam maalesef insanlarımız kurallara uymuyorlar. Korkum bu hastalığın çok yayışavağı yönünde. Keşke ibret alsak
Sabah sabah güzelbilgiler edindik sayende allah raziolsun yazilarini beyinile takipediyorum inşallah devamini bekliyorum kalsaglicakla
- s.
- 1