02 Kasim 2020 17:20:50
Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde 17 senedir deprem tahminleri üzerinde yaptığı çalışmalarla dikkat çeken Gazeteci Timuçin Özat ile yaptığımız özel röportajın 2. bölümünde, Özat’a; bölgemizde ve Karadeniz’in genelinde olması beklenen depremleri ve tusunami risklerini ayrıca Doğu Anadolu bölgesinde yakın zamanda olması beklenen depremleri ve depreme karşı alınabilecek önlemleri, kamuoyunda sık sık dile getirilen ‘Depremin Büyüklüğü ve Şiddeti’ kavramlarını, güneş-ay tutulmalarının depreme etkilerini ve atmosfer olaylarını sorduk.
Ereğli’de ikamet eden ve şimdiye kadar birçok depremi olmadan önce duyuran gazeteci ve Coğrafya Bölümü öğrencisi Timuçin Özat, haber portalımıza yaptığı açıklamalarda ilginç bilgiler verdi. Özat, milyonlarca yıl önce Kdz. Ereğli ve çevresinin bulunduğu kara parçasının Madagaskar’dan koparak geldiğini ayrıca Karadeniz Ereğli’nin 150 kilometre açığında ise ‘ters fay’ olduğunu söyledi.
17 Ağustos 1999 Kocaeli-Sakarya depreminin (düzeltilmiş büyüklüğü 7,6) bir milat olduğunu ifade eden Özat, depremin yıkamayacağı tek şeyin bilinç olduğunu vurguladı.
Özat, Olay67'ye yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
ÜLKE GENELİNDE DURUM
“Eskiye göre, Devlet ve millet olarak daha hazırlıklı ve bilinçliyiz. Bilime daha çok yatırım yapılıyor. Deprem Yönetmelikleri baştan hazırlandı. Fay ve Deprem Tehlike Haritası yenilendi. Kentsel Dönüşüm projeleri, eğitimler, konferanslar, tatbikatlar… elbette bilgi kirlilikleri de oluyor. 1999’dan sonra çok depremci çıktı. Her deprem bilinemese de tahmin edilebilir. Bunun için onlarca parametrenin senelerce disiplinli şekilde takip edilmesi gerekiyor. Sadece deprem tahminlerine de odaklanılmamalıdır.
2020-2025 yılları arasında, Erzincan’ın doğusunda, Yedisu-Karlıova ilçeleri (Bingöl) merkezli 6,7 – 7,o büyüklükleri arasında salınım ihtimali yüksektir. Bu kestirim için yıllardır çalışmalar yapmaktayım.2011 yılındaki Erciş – Van depremi kestirimi yaklaşık 6 senelik çalışmanın sonucudur. Elbette, tarihsel kayıtlardaki eksiklikler, detaylardaki yetersizlikler ve kırık hatlarının davranışlarında tahminler yapılamayabiliyor.
Tahmin aşamalarına girmeye kalksam onlarca sayfa bile yetersiz kalır. Fizik ve matematikte işin içine giriyor.
Kahramanmaraş’ın Türkoğlu ilçesi merkezli 5,9 – 6,5 büyüklükleri arasında deprem ihtimali çok yüksek. Bu deprem yüzde 100 olacak. Zamanı konusunda eksik bilgilerden dolayı kestirim yapmak güç. 2012 ve 2013 yıllarında Andırın-Pazarcık ilçesi ve çevresinde 5,1 büyüklüğüne ulaşan sarsıntılar yaşandı. Bunları, depremler olmadan aylar önce yıl ve ay belirterek basın ile paylaşmıştım. Gelecekte de Türkoğlu depreminin olacağını söylemiştim. Bu olasılık devam ediyor. Bilgi eksikliklerinden dolayı kestirim yapmak güç.
Muş’un Varto ilçesinde de, 5,5 büyüklüğü civarı salınım ihtimali 1 sene içerisinde yüksek. 5,8 büyüklüğüne ulaşabilir.
Amasya’nın Merzifon-Suluova ilçelerinde de 5,5-6,1 büyüklükleri arasında salınım ihtimali yine 2021-22 yılları arasında kestirilmektedir.
Kastamonu’nun Tosya ilçesinde, Kuzey Anadolu Fayı (KAF) zonunda 6,5-7,0 büyüklüğü arasında salınım ihtimali birkaç sene içerisinde bulunmaktadır. Gecikme olasılığı da mevcuttur. Bir kesimle ilgili düzenli kırık hareketleri ve veri zenginliği parametrelerin kesişmesinde, kestirimlerde önemli etmendir.
Bolu ve Düzce’de önümüzdeki 50 yıl boyunca büyük deprem ihtimali yüzde 10 civarında hesaplanmıştı. Bolu’da 5,4, Düzce’nin Çilimli ilçesinde de 13 kilometre uzunluğundaki kırık hattında 5,7 büyüklüğüne ulaşabilecek sarsıntı ihtimali önümüzdeki birkaç yıl içerisinde mevcuttur. 2025 yılına kadar bu kesimlerde hareketlenme olma olasılığı yüzde 50 civarında. Parametrelerin takibi ile olasılıklar ve süreç daralması yapılabiliyor. Bu bazı yerler için mümkün. Birkaç aya kadar indirilebiliyor.
Sakarya-Hendek-Akyazı hattında da 2021-2025 yılları arasında 5,5 – 6,3 büyüklükleri arasında deprem ihtimali mevcuttur.
Yine 2020-2025 yılları arasında Gemlik Körfezi-Mudanya-İmralı-Bandırma hattında 5,7 – 6,4 büyüklükleri arasında, Çanakkale-Çan-Biga ilçeleri arasında da 5,5 -6,o büyüklükleri arasında 4 ila 5 sene içerisinde salınım ihtimalleri vardır.
Manisa’nın Turgutlu-Ahmetli ilçelerinde, Aydın-Sisam-Güney Ege Denizi ve Muğla-Rodos hattında da orta büyüklüğün üzerinde depremler 2022-2024-2025 yıllarında tahmin ediliyor. Bu belirttiğim yerlerdeki kestirimlerin açılımları bilimseldir ve yüzlerce sayfalı dokümanın özeti olduğunu bir kez daha hatırlatıyorum.
VE BÖLGEMİZ…
Zonguldak ve 7 ilçesinden geçen kırık hattı yoktur. Tarihsel ve Aletsel Dönem verileri, fay ve deprem tehlike haritası çalışmaları da bunları destekliyor. Zonguldak yöresi çevresel salınımlardan zemin ve yapı kalitesine göre etkilenmektedir. En yakındaki, Bolu ve Düzce’de büyük deprem üretecek hatlar gerilim boşalımı yaptığı için uzun yıllar boyunca etkin depremden etkilenme ihtimali zayıf. Yine de, Bolu, Düzce, Sakarya çevrelerinde oluşabilecek orta büyüklükteki depremler bölgeyi hafif ve orta büyüklüğü yakın titretir.
Ayrıca, Kdz. Ereğli’nin, Orhanlar ve Müftü Mahallesi’nin kıyıları, sahil kesimi dolgu alanlar içerisinde olan yerlerde salınım esnasında yeraltı suyu harekete geçtiği için sarsıntının şiddeti artıyor. Gülüç ırmağı çevresi, dere yatakları kenarları da yer yer sıvılaşmaya uydun. Bu kesimlerdeki yapıların, zemine uygun şekilde inşa edilmesi gerekiyor. Deprem Yönetmeliği 2007 yılında düzenlenmişti ve denetlemeler katı kurallara-uyulması gerekenlere göre yapılıyor. Zonguldak ve ilçeleri çok riskli alanda olmasa da çevresel salınımlardan etkileniyor.
Bulunduğumuz ilin, ilçenin, semtin, mahallenin, köyün jeolojik durumu hakkında bilgi edinmekle bu konuya günlük zaman ayırmaya başlayabiliriz. Türkiye’nin birçok bölgesinden Yeraltından Notlar Deprem Topluluk sayfasına ulaşarak, mesaj atıyorlar, kentinin deprem tehlikesinin farkında olmayan, yapısının durumundan endişe edenler, gelişigüzel paylaşımlara itibar edip panikleyenler ve bunları rahatça, bilimsel altyapısı olmadan paylaşanlar...
KARADENİZ’DE TSUNAMİ RİSKİ!
Bu konuda uluslararası katalogları irdeledim. Birden fazla veriden faydalandım. 4 bin sene içerisinde Karadeniz çevresinde 22 tsunami kaydı var. Bunlardan 3’ü Karadeniz Bölgesi kıyılarında olmuş. 1968 yılında olan Amasra-Bartın depremi (M: 6,6) 3 dalga halinde deniz istilasına neden olmuş ve 15’er dakika ara ile kıyıdan yüzlerce metre içeriye girmiş. Dalgalar 3 metreye ulaşmış. Mini Tsunami olarak tanımlanabilir. Fırtına dalgalarında oluşan tsunami ile depremin neden olduğu aynı boyuttaki dalgalar arasında onlarca kat fark olduğunu belirtiyoruz. Bu sebeple deprem sonucu gelişen dalgalar kıyıyı istila ediyor ve düz alanlarda yüzlerce metre içeriye girebiliyor. Seferihisar’da olan deniz baskını bazı yerlerde 1 kilometre kadar içerilere ulaşmış.
1968 Amasra depreminde yıkım sebebiyle 29 can kaybı var. Amasra kasabasının pazarı olduğu için birçok kişi dışarıdaymış. Bu sebeple yıkıma göre can kaybının nispeten az olduğu belirtiliyor. Bu depreme kadar Bartın’da böyle bir deprem olabileceği bilinmiyordu.
Karadeniz’de detaylı bir sismik araştırma yapılmamakla birlikte son yıllarda Doğalgaz arama çalışmalarında yapılan sismik araştırmalarda kırık hatlarının olduğu tespit edilmiş. Bazı uzmanlar, Karadeniz kıyılarında uzun aralıklarla depreme sebep olan kıyıya paralel ters faylanma olduğunu yorumluyor. 50 senelik deprem aktiviteleri incelendiğinde de bu durum adeta doğrulanıyor.
DOĞAL LİMAN KARADENİZ EREĞLİ’Yİ KORUYOR
Karadeniz Bölgesinde limanları kuzeye kapalı 2 yer var. Bunlardan biri Karadeniz Ereğli diğeri de Samsun’da. Kdz. Ereğli’de Baba burnu olarak bilinen kıvrım aslında denizde gelişecek dalgalardan merkezi koruyor. Olası bir tsunami de, Karadeniz Ereğli merkezi etkilenmeyecektir. 2019 ve 2020 yıllarında Yeraltından Notlar sayfası ve köşe yazılarımda da bu konulara değindim. Alaplı ilçesi kısmi şekilde etkilenebilir. Amasra, Akçakoca, Karasu ve Şile ilçeleri ise doğrudan etkileniyor. Akdeniz, Ege ve Marmara’da deprem sonucu daha sık tsunami benzeri taşkınlar yaşanabiliyor.
DENİZ ÇEKİLİRKEN…
Tsunami Türkçesi ile süpürtü konusuna biraz yabancıyız. Cumhuriyet Tarihinde tsunamiden ilk ölen kişi Seferihisar depreminin ardından gelişen dalgalara kapılan 90 yaşında ninemiz oldu. Denizde anormal bir çekilme tsunami olacağı anlamına geliyor. Böyle bir durumda kıyıdan hızlıca uzaklaşmak gerekir. Yüksek yerlere çıkılmalı. Yarım metrelik bir dalga bir insanı devirir ve sürükler.
BİLİNÇ, HAYATLARI KURTARDI
26 Aralık 2004 yılında yaşanan ve 10 ülkeyi vuran Endonezya-Sumatra depreminde (Güney Asya Depremi) 9,1 büyüklüğünde oldu ve 500 saniye civarında süren Mega Deprem, Hint Okyanusunda yer yer onlarca metrelik tsunamiye sebep olmuştu. 240 bin kişinin yaşamını yitirdiği afette binlerce kayıp mevcut. Ölümlerin büyük bölümü ise tsunami kaynaklı.
Doğal Afet konusunda eğitim alan 9 yaşındaki Japon bir kız çocuğu, denizdeki anormal çekilmeyi fark ederek, plajda şaşkınlıkla denizi izleyenleri uyarmış ve yaklaşık 100 kişinin hayatının kurtulmasına vesile olmuştu.
Ülkemizdeki tatbikatlara tsunami konusunun eklenmesi gerekiyor. Diğer yandan, 30 Ekim Sisam-Ege Denizi depreminden 9 dakika sonra Kandilli Rasathanesi tsunami konusunda da uyarı yayımlamıştı. Kıyılara yakın olan depremde birkaç dakika içerisinde su istilası yaşanabiliyor. Bu sebeple Kandilli hızlı davranmış olsa bile bu konuda daha fazla bilinçli olmamız gerekiyor.
DEPREMİN BÜYÜKLÜĞÜ ve ŞİDDETİ
Büyüklük ve şiddet kavramları genel olarak karıştırılmaktadır. Depremin büyüklüğü genel olarak Richter ölçeği ile hesaplanır. Kırık hattından açığa çıkan gerilim boşalımıdır. Şiddet ise, Mercalli ölçeği ile belirlenir. Depremin yeryüzüne, insanlara, doğal cisimlere, ve yapılara olan etkisini I ile XII arasında bir ölçek ile nicelendirir; I hissedilmez, XII ise tam yıkım demektir.
Basın mensupları, politikacılar ve vatandaşlar tarafından bu tanımlar karıştırılmakta ve depremin büyüklüğü şiddeti olarak belirtilmektedir. Son olan Sisam- Ege Denizi depremi büyüklüğü AFAD’a göre, 6,6, Kandilli Rasathanesi’ne göre; 6,9’dur. Şiddeti merkez üssü ve yıkım olan kesimlerde 8 ve 8,5’tur. İnsanlar ve yapılar üzerindeki etkisidir.
GÜNEŞ, AY TUTULMALARI, AYIN RENGİ ATMOSFER OLAYLARI…
Güneş ve ay tutulmalarının tesadüfü etmenler dışında depremleri tetikleme özelliği yoktur. Tıpkı, 11 Ağustos 1999’da yaşanan ve Bartın-Batman hattında tam etkili olan Güneş Tutulmasından 5 buçuk gün sonra yaşanan deprem gibi…Bilimsel olarak saptanmamıştır. Ayın sular üzerinde etkisi vardır. Gel-git (Medcezir) olayına neden olur.
Dünyada hemen her gün 5-6 arası depremler oluyor. Yılda ortalama 18-20 7-8 büyüklükleri arasında salınımlar yaşanıyor.
Türkiye’de de 1-3 yılda bir yıkıcı, 3-4 yılda bir çok yıkıcı, 6-7 senede bir de daha büyük hasarlara neden olan depremler yaşanıyor. Hasarlar zemin ve yapı kalitesine göre değişiyor elbette!
Ayrıca, ülkemizde her gün 25 ila 75 arasında hafif, çoğu hassas cihazlar tarafından tespit edilen sarsıntılar yaşanıyor. 15 günde birde 4 üzeri 1-2 salınım yaşanıyor.
Depremler sık oluyor. Bunlardan bazıları da Ay, Güneş Tutulmalarına denk gelebiliyor. Tutulmalar gölge olayıdır. Gezegenlerin dizlimi sonucu ortaya çıkan çekim etkisinin de depremleri tetiklemesi söz konusu değildir.
Ayrıca, sıcak, soğuk dalgaları, günbatımı kızıllığının da depremlerle bağlantısı yoktur veya bazı kişileri ikna edemesem de bunlar deprem tahminleri için yeterli parametre değildir. Komplo teorileri bitmez ve sosyal medya da bilgi kirliliğinin en hızlı yayıldığı araçlardan biridir. Faydalı yönlerini dikkate almak, sorgulamak gerekir.
Bu arada, 31 Ekim’i 1 Kasım’a bağlayan gece ‘Mavi Dolunay’ sebebiyle yine yoğun bir mesaj trafiği yaşadım. Komplo teorisyenleri de boş durmadı. Durumu büyük depreme kadar getirmiş. Panikleyen takipçilerden bazıları da ulaştı. Gerekli açıklamayı yaptım.
Diğer yandan, İzmir’de 17 binanın yıkılmasına neden olan Sisam Depreminin ardından provokatif paylaşım yapanlar yine türedi. Bunları kınamaya bile değmez. Emniyet tarafından tek tek tespit edilip, haklarında gerekli işlemlerde başlatılmıştır.”
NELER YAPILABİLİR?
Yapılabilecek çok şey vardır. Bunlara zaman ayırmalıyız. Deprem tahminlerinden çok afet öncesi, anı ve sonrasında sergilenecek tutum hayati önem taşıyor.
Bana gelen mesajlarda da genellikle eve odaklanılıyor lâkin, farklı yerlerde olabiliriz.
Öncelikle semt ve mahallemizdeki toplanma alanımızı öğrenip, ailemiz ile orada belirlenecek bir yerde buluşmayı planlamalıyız. Depremin ardından yoğun talepten hatlar kesilebiliyor. Ayrıca, hemen telefonlarla arama yapmak aciliyet gerektiren kişilerin yetkililere ulaşamaması anlamına geliyor. Bunun yerine mesaj ve interneti kullanmayı deneyebiliriz.
Evde ailece toplantılar yaparak, deprem anında evde sığınacak güvenli yerler belirlenmelidir. Bunu zaman zaman tekrarlarsak, deprem anında da soğuk kanlılığımızı koruyabiliriz. Kendimizin patronu yine biziz bunu yapabiliriz.
Deprem çantası ve malzemeleri. Bunu edinmeliyiz. Ayrıca, evde doğalgaz vanası ve elektrik sigortasının yerini herkes bilmeli ve bunları kapatmasını öğrenmeli. AFAD ve Kandilli ile çeşitli kurumların sitelerinden deprem çantasında bulundurulması gereken malzemelerle ilgili bilgiler edinilebilir. Ayrıca, bu çanta her an alabileceğimiz yerde olmalıdır...
EŞYA 700 KİŞİYİ ÖLDÜRDÜ…
Ülkemiz için deprem bilinci açısından milat olarak kabul edilen 17 Ağustos 1999 Doğu Marmara Depreminde resmi Kayılara göre,18 bine yakın can kaybı vardı. Binlercesi kayıp! Binlerce de yaralı…
Bu acı tecrübede 700 kişinin yatak odalarında gardırop devrilmesi sonucu öldüğü belirlendi. Evlerinde çökme ve hasar yoktu.
Devrilebilecek eşyaların duvara montelenmesi, camlardan uzak durulması gerekiyor.
Ayrıca, koltuk veya kolay devrilemeyecek bir eşyanın yanına cenin pozisyonunda uzanılması da hayat kurtaran etmenlerden. Konuyla ilgili internetten bilgi edinebilirsiniz ve ailece uygulamanızı tavsiye ederim. Biz öyle yapıyoruz. Ayrıca, Karadeniz Ereğli İtfaiye Müdürlüğü tarafından hazırlanan Gönüllü İtfaiyecilik Kursunda, yangın, deprem, tsunami, sel, fırtına, arama-kurtarma vb. konularında eğitim aldığımı da belirtmek isterim. Elbette yeterli değil, gelişim ve değişim sürekli…
Gerçekleştirdiğim paylaşım ve uyarılardan, olumlu geri dönüşler alıyorum. Eleştiriler de oluyor elbette. Herkes aynı fikirde olsa zaten bu gezegen sıkıcı bir yer olurdu.
Biz bunları ailece uygulamaya çalışıyoruz. Benim yazmam, sizin duymanız veya okumanız uygulamadıktan sonra pek anlam ifade etmiyor. Günde 10-15 dakika zaman ayırarak, 1 ayda bu konularda ne denli ileride olduğunuzu göreceksiniz. Deprem Dairesi Başkanlığı-AFAD, Boğaziçi Üniversitesi Deprem Araştırma Enstitüsü Tsunami Uyarı ve İzleme Merkezi, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü ve çeşitli kurumlardan bulunduğunuz yerle ilgili deprem tehlikesi konusunda da daha detaylı bilgi edinebilirsiniz.
Bizler depremler dışında sezmiyoruz. Dünya sürekli hareket halinde, şehirler, bölgeler, ülkeler, kıtalar, denizler, okyanuslar yer değiştiriyor.
Türkiye’nin bulunduğu alanda yaklaşık 15 milyon yıldır depremler oluyor. Onlarca milyon yıl daha olmaya devam edecek. Faylar doğuyor, yaşlanıyor, ölüyor. Sonra tekrar kırıklar oluşuyor.
Gün gelecek ülkemizdeki bazın volkanlar faaliyete geçecek. Şuan uyuyorlar. 10 bin sene içerisinde faal olan yanardağlar tam sönmüş olarak kabul edilmiyor.
Depremlerin inşallahı, maşallahı yoktur. Dün olduğu gibi yarında yarından sonrada olmaya devam edecek. Ara verir ancak bitmez. Bir sonraki nereyi vuracak? Bilinç, sağlam zemin üzerine sağlam binalar… Elbette yoksulluk sınırında olanlar için bu durum zor. Kişisel olarak alacağımız bazı tedbirler ile hayatta kalabiliriz. Evler mezarımız olmaz. Sisam-Ege Denizi depreminde cenin pozisyonunda Yaşam Üçgeni oluşturan biri yıkılan binadan sağ kurtarıldı ve hafif yaralıydı. Elbette bu yöntemler yüzde 100 hayat kurtarır demek değildir. Fakat, gelişi güzel kaçarken yaralanma ya da hayatımızı kaybetme ihtimalimiz daha fazla. Biz tedbirimizi alalım. Gerisi kader diyelim.
18 Eylül Çınarcık-Yalova depremi 6,3 büyüklüğünde olmuştu. Çınarcık açıklarında olan salınım sonucu yaşamını yitiren bir kişi vardı. Kahveden panikle kaçanlardan biri olan yurttaşımızın kafasına kiremit isabet etmişti. Kaçtığı kahvede ise ağır hasar yoktu…
İnşallah Güneş açmaz, inşallah yağmur yağmaz diyemeyiz. Desek bile anlamsız… İnşallah deprem olmaz da dememeliyiz.
Daha aktarılacak çok şeyler var. Ancak açıklamalarımı tamamlamadan önce Olay67 ailesine teşekkürlerimi sunuyorum.
Depremin Yıkamayacağı Tek Şey BİLİNÇTİR!”
Haber :
ETİKETLER : Yazdır