Kıymetli okurlarım;
Bu yazımda sizlere Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nde bulup, temin ettiğim, şehrimizin ve maden emekçilerinin tarihi adına son derece önemli bir belgeyi ilan edip değerlendirmek istiyorum.
Söz konusu belge Cumhurbaşkanlığı Cemal Gürsel Arşivi Yer No: 45/6-34 Fihrist No:6393 ile kayıt altına alınmış ve arşivlenmiştir. Belge dönemin Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürü Behzat Firuz tarafından 20 Şubat 1965 tarihinde dönemin Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Nasır Zeytinoğlu’na hitaben yazılmış bir bilgilendirme mektubu olarak değerlendirebileceğimiz bir yazıdır.
Öncelikle Yüksek Maden Mühendisi Behzat Firuz’u tanıyalım.1916 yılında İstanbul’da doğmuş, 1941 yılında ABD Pittsburgh Üniversitesi’nden mezun olmuş, TMOBB Maden Mühendisler Odası’nın 156 sicil numaralı üyesi olmuştur.
10 Eylül 1957 ile 28 Temmuz 1961 yılları arasında Ereğli Kömür İşletmesi(EKİ) Genel Müdürlüğü görevinde bulunmuştur.[1]
TMOBB’un 20 Şubat1964 ile 25 Şubat 1968 tarihleri arasında aralıksız 10,11,12 ve 13. dönem başkanlıklarını yapmıştır.[2]
Behzat Firuz ismi şehrimizde uzun bir süre çalışmış, şehrimizi, madeni, madencileri tanıyan birisi olarak cumhurbaşkanlığına yazmış olduğu yazı çok daha önemli ve dikkat çekicidir.[3]
Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürü Behzat Firuz mektubunda 2. Dünya Savaşı döneminde ve olağanüstü şartlarda çıkarılmış olan ve ülkemizin olası girebileceği bir şavaşa hazırlıklı olması için çıkarılan ve ilgili kanunun 19. Maddesinin IV. bendinde hüküm altına alınmış olan birer aylık fasılalarla çalışan işçilere hafta tatili verilemeyeceğine dair hükmün Bakanlar Kurulu Karanamesi ile kaldrılmış olmasının yani şehrimizin köylerinden madenlerde birer aylık fasılalarla çalışmakla mükellef madecilere haftada bir gün tatil verilmesinin sakıncalarını ifade etmiş yani birer aylık fasıllarla madenlerde çalışmaya mükellef madencilere verilen hafta tatili izninin verilmemesini istemiştir.
TKİ Genel Müdürü Behzat Firuz söz konusu madencilere hafta tatili verilmesi durumunda Ereğli Kömür İşletmesinde ortaya çıkabilecek sorunları ortaya koyduğu mektubunda beş madde halinde ifade etmiştir.
TKİ Genel Müdürü Behzat Firuz’un belirtiğine göre o dönem EKİ Müessesinde 42.000 işçi çalışmaktadır ve bu işçilerin 26.000’i birer aylık dönemler şeklinde nöbetleşe olarak madenlerde çalışmaktadırlar. Yani 13.000 işçi madende çalışırken diğer 13.000 işçi köylerinde ikamet etmekte ve ziraatle meşgul olmaktadırlar. Bu hesaba göre madenlerde günlük 26.000 daimi işçi13.000 de münavebeli işçi çalışmaktadır. Yeraltında kömür kazı işlerinde çalışan işçilerin ekserisi de münavebeli işçilerden oluşmaktadır ve bu oran günlük yeraltında çalışan 16.000 işçinin yüzde %75’i yani 12.000 kadarını oluşturmaktadır.
Görüldüğü gibi TKİ Genel Müdürü Behzat Firuz’un ifadesinden de anlaşılacağı üzere kömür çıkarma işinin büyük oranda ağırlığı münavebeli işçilerin sırtına yüklenmiştir.
TKİ Genel Müdürü Behzat Firuz EKİ’de münavebeli işçilerin önemini bu şekilde ifade ettikten sonra Milli Korunma Kanunu’nun 19. Maddesinin IV. bendinin değişmesi durumunda yani bu işçilere hafta tatili verilmesi durumunda oluşacak sakıncaları da beş madde şeklinde ele almıştır.
1-Yer altında münavebeli çalışan bu 13.000 işçiye hafta tatili izni verilmesi durumunda hafta tatillerinde oluşacak işçi açığını telafi etmek için 2.000 civarında fazla işçiye ihtiyaç olacağı, yeraltında çalışan bu kalifiye işçilerin yerinin doldurulamayacağını
2- Münavebeli çalışan işçilere hafta tatili yaptırılması durumunda hasıl olan açığı doldurmak için ek işçi alınmasının mümkün olamayacağından kömür çıkarma işinin haftada bir gün yılda 52 gün durdurulmak zorunda kalacağı bunun da yılda 660.000 ton civarında az kömür çıkarılması ve EKİ’nin yıllık 50.000.000 TL eksik gelir elde etmesi demek olacağını
3-Münavebeli işçilerin hafta tatili yapması nedeniyle bunların yaratacağı iş açığını doldurmak için ek 2.000 işçi alınması durumunda bu işçilerin barınması için 200 kişilik 10 adet yatakhane ve sosyal tesilerin yapılmasının gerekeceğini bunun için de müessesenin kırk ile elli milyon liralık ek yatırım yapmasının gerekeceğini, söz konusu tesislerin inşasının da en az üç, dört yıllık bir zaman alacağını
4-Münavebeli işçilerin hafta tatilinden kaynaklanacak iş gücü açığını gidermek için alınacak ek 2000 işçi için maaş ve diğer giderler için mali durumu iyi olmayan işletmeye yıllık 25-30 milyon lira ek mali yük doğuracağı
5-Tüm bu sorunları gidermek için münavebeli işçilerin işletmeye daimi işçi olarak alınması düşünülmesi durumunda da iletmenin hem yatakhane hem ek maaş külfeti içine gireceğini ayrıca tüm münavebeli işçilerin daimi işçi olarak işletmeye alınamayacak olmasından kaynakli olarak Zonguldak civarındaki köylerde ikamet eden yedi, sekiz bin işçinin işsiz kalacaklarını bunun da şehirde büyük sosyal problemlerin doğmasına neden olacağını ifade etmiştir.
Münavebeli maden işçilerine hafta tatili verilmesinin yukarıda yaratacağını belirttiği sorunların yanı sıra Karabük Demir Çelik, Ereğli Demir Çelik, Elektrik Santralleri, Kok Fabrikaları, Havagazı Fabrikaları, Devlet Demir Yolları ve Devlet Deniz Yolları gibi kurum ve kuruluşların bu durumdan ²felce² uğrayacağını ifade etmiştir.
TKİ Genel Müdürü Behzat Firuz yazısında münavebeli maden işçilerine Bakanlar Kurulu’nun hafta tatili verilmesi kararı kurumun müdürü ve işletmecisi bakış açısıyla yapmıştır.
Aslında problemin çözümü de yazdığı satır aralarında gizlenmiştir. Kendi ifadesine göre işletmede 42.000 işçi istihdam edilmekte günlük 29.000 işçi çalışmakta bunların 16.000’i yer altında kömür çıkarmaktadır. Bunların da 13.000’i münavebeli işçilerden oluşmaktadır.
Yani daimi işçilerin çok az bir bölümü yer altına inmekte tüm yük münavebeli işçiye yüklenmektedir. Sorununu çözümünü daimi işçilerin de yer altında kömür istihsaline yöneltilmesinde aramak yerine münavebeli işçilerin hafta tatili hakkından yararlandırılmamasında görmüştür.
Olağanüstü bir durumun gereği olarak ve 2. Dünya Savaşı’nın tehdidini kapımızda, sınırlarımızda hissettiğimiz bir dönemde çıkarılmış olan Milli Korunma Kanunu’nun savaşın bitmesinden 20 yıl sonra bile ülkemizde kalıcı olmuş olması da emeğin sömürülmesi adına ayrıca üzerinde durulması gereken bir konudur. Kanunun getirdiği zorunluluk ve buna aykırı davranacak kişilerin yargılanacak olması da münavebeli işçilerin üzerinde ayrı bir baskı unsuru olarak bulunmuştur. Bu durumdaki işçilerin en ağır şartlarda çalıştırılması işletmeciler için en kolay idare edilecek işçi grubunu da oluşturmuştur.
Ülkemizin acılı hatırlarının bir dönemini oluşturan münavebeli işçilere ve Büyük Madenci Yürüyüşü’ne selam ile…
[1] https://www.pusulagazetesi.com.tr/ttk-genel-mudurleri-ve-donemleri
[2] https://www.maden.org.tr/icerik/behzat-firuz
[3] Cumhurbaşkanlığı Cemal Gürsel Arşivi Yer No: 45/6-34 Fihrist No:6393









