Bartın'da geçen yıl şehit olan 43 madenci, maden ocağı faciasının yıldönümünde anıldı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç; yargılamanın devam ettiğini, 7'si tutuklu 23 sanığın yargılandığını duruşmaların tanıkların dinlenmesiyle devam edeceğini açıkladı. Bakan Tunç, "Burada kimler sorumluysa elbette ki yargının vereceği karar neticesinde cezalarını çekecektir" dedi.

Geçen yıl 14 Ekim'de Türkiye Taşkömürü Kurumu'na ait Amasra maden ocağında meydana gelen patlamada 41 madenci şehit düşmüş, 50'ye yakın madenci de yaralanmıştı. Yaralanan işçilerden İbrahim Çeliktaş, Erol Bulduk, İzzet Ak ve Remzi Taşdemir sevk edildikleri Çam Sakura Hastanesi'ndeki tedavilerinin ardından sağlığına kavuştu. Ancak işçilerden Ayhan Akgül ve Taner Şen ise tedavi sürecinde hayatını kaybetti.

Şehit düşen 43 madenci için Amasra Maden Şehitliği'nde Zonguldak Orman Bölge Müdürlüğü tarafından hatıra ormanı oluşturma töreni düzenlendi. 43 madenci anısına fidan dikildi. Törene Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un yanı sıra AK Parti Bartın Milletvekili Yusuf Ziya Aldatmaz, Bartın Valisi Nurtaç Arslan, protokol üyeleri ve madencilerin yakınları katıldı.

Olay gecesini anlatan Bakan Yılmaz Tunç, patlamayı haber alır almaz kısa sürede maden ocağına vardıklarını ve süreci yakından takip ettiklerini ifade etti. Bakan Tunç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da süreci yakından takip ettiğini ifade ederek şöyle konuştu:
"Amasra'da bir patlama oldu dediler. Gerçekten büyük bir endişe duymaya başladık. İnşallah bir şey yoktur dedik. Ve o endişe ile 10 dakika içerisinde Amasra maden ocağına kazanın olduğu yere Valimiz ve il yöneticileri ile birlikte gelmiştik. Ve hızlı bir şekilde arama kurtarma çalışmaları başlamıştı. Cumhurbaşkanımız da hemen aramıştı, nedir durum diye. İlgili bakanlarımız, Valimiz, devletin üst yöneticileri, Cumhurbaşkanımız hem de bizler burada yakından süreci takip ettik. Tabi büyük bir endişeli bekleyiş vardı. Ailelerimiz de ocak başında büyük bir umutla bekliyorlardı. İçerideki madencilerimizden bir kısmı sağ kurtulmuştu. 50 civarında madencimiz. Tabii 43 madencimizden özellikle patlamanın olduğu o bölgedeki madencilerimizden haber almakta güçlük çekiyorduk. Ama TTK'nın tahlisiye ekipleri şehit madencilerimizin o can ciğer arkadaşları canları pahasına maden ocağına indiler. Ve ocaktan onları kurtarmak için büyük bir mücadele sergilediler. Yaralı kurtulan arkadaşlarımız, kardeşlerimiz oldu. Yaralılarımızın uzun süren bir tedavi süreci oldu. Tabii İbrahim Çeliktaş, Erol Bulduk, İzzet Ak ve Remzi Taşdemir'in Çam Sakura Hastanesinde tedavileri başarıyla tamamlandı. Altı ay süren zorlu bir tedaviydi. Ve orada Ayhan Akgül ve Taner Şen kardeşimizden de çok umut beklemiştik. Onların da sağ salim kurtulmaları ve hastaneden tedavi olarak ailelerine kavuşması için çok dua etmiştik ama Taner Şen ve Ayhan Akgül kardeşimizi maalesef tedavi sürecinde kaybettik. İbrahim Çeliktaş, Erol bulduk, İzzet Ak ve Remzi Taşdemir de altı ay süren, zorlu bir tedavinin altından ailelerine kavuşmuştu. Bundan sonra da sağlıklı bir hayat diliyoruz. Tabii ilk etapta 41, Taner ve Ayhan'la beraber şehit sayımız 43 olmuştu. Tabii sadece ailelerine ateş düşmedi. O ocaklara elbette ki ateş düştüğü yeri yakar. Ama bütün Bartın'ın ocaklarına ateş düşmüştü. Bartın olarak ve bütün Türkiye'nin Türk milleti olarak çok büyük bir üzüntü içerisine girmiştik ve o arama kurtarma çalışmalarında görev yapan madenci kardeşlerimizi gördüğümüz zaman o canhıraş bir mücadele kardeşlerini canlı olarak oradan kurtarma mücadelesini gördüğümüz zaman hepimiz orada duygulanmış ve gözyaşlarımızı tutamamıştık. Sonrasında ertesi sabah Sayın Cumhurbaşkanımız gelmişti. Ve ailelerimizle buluşmuştu. Madencilerimizin cenazelerine Cumhurbaşkanımız katılmıştı. Bakanlarımız her bir köyümüzde farklı noktada cenaze merasimlerinde şehitlerimizi ebediyete uğurlamıştık."

"Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden bir dava var. Yargımıza güveniyoruz"
Patlamanın meydana gelişinin ardından adli sürecin başlatıldığını ve delillerin toplandığını ifade eden Bakan Yılmaz Tunç, kazanın sorumlularının cezalandırılmasına yönelik de şöyle konuştu:
"Türkiye Büyük Millet Meclisi de konuyu ele aldı. O zaman milletvekiliniz olarak görev yapıyordum. Mecliste meclis araştırma komisyonu kuruldu. Bundan sonra bu kazaların olmaması için gerekli tedbirlerin alınması noktasında hem Amasra kazasını incelenmesi ve kazaya neden olan sebeplerin araştırılıp bundan sonra bu acıların yaşanmaması noktasında meclisimizde bir çalışma yapmıştı ve bir rapor ortaya koydu. Bu kazayla ilgili olarak adli soruşturma hemen kazanın olduğu geceden itibaren başlamıştı. Cumhuriyet Başsavcılığı Savcılarımız hemen el olaya el koyarak oradaki kayıtlar dijital sistem hepsi deliller toplandı ve adli soruşturma başladı. Soruşturmanın neticesinde dava açıldı. Şu anda Amasra kazasıyla ilgili olarak Bartın Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden bir dava var. Yargımıza güveniyoruz. Tam bağımsız ve tarafsız yargımız bu davada kimler sorumlu? Bu kazanın sebebi neydi? Bu sebeple özellikle tedbirsizlik noktasından kimlerin rolü vardı? Bunları tespit edecek olan elbette ki yargımız, yargı, yargıya hep beraber güveneceğiz. Şu anda yedisi tutuklu, yirmi üç sanık var. Dava sürecinde. Ve dava süreci devam ediyor. Milletvekilimizin de ifade ettiği gibi özellikle patlamanın olduğu yerdeki gaz ölçümlerindeki tehlike hala devam ettiği için orada bir bilirkişi incelemesi yapılamamıştı. Sadece ön raporla iddianame düzenlendi ve yargılama süreci de bu ön rapor üzerinden devam ediyor. Ama kesin rapor oradaki gaz ölçümleri tehlike ortadan kalktıktan sonra yapılacak olan bilirkişi incelemesiyle elbette ki yargı süreci aydınlatılacaktır."

"121 tanık, 4. celse devam ediyor"
Duruşmanın tanıkların ifadelerini alma sürecinde olduğunu aktaran Bakan Yılmaz Tunç, şehit düşen madencilerin geride bıraktıklarına da sahip çıkılacağını ve bu yönde TBMM'de bir kanun çalışması yaptıklarını hatırlattı. Bakan Tunç şöyle devam etti:
"Tabii bütün sanıkların ve müştekilerin davalara katılanların ifadeleri alındı. Tanıkların ifadeleri şu anda alınma sürecinde. Bu hafta tekrar duruşmalar devam edecek. Ve çok sayıda tanık var. 121 tanık, dördüncü celse, bu celse, yüz yirmi bir tanığın ifadesi alınacak. Ve ardından o kaza mahallinde, o durum müsait olduğunda da bilirkişi incelemesi yapılıp bilirkişi incelemesi neticesinde ortaya çıkacak olan tanık ifadeleriyle, belgelerle ortaya çıkacak olan durum neyse ona göre yargımız, gerekli kararları verecektir. O nedenle bu anlamda hiçbir şüpheniz olmasın. Tabii bundan sonra bu kazaların olmaması için hangi tedbirlerin alınması gerekiyorsa bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın da talimatları oldu o dönemde. Ve alınması gereken tedbirlerle ilgili özellikle hassasiyetlerini dile getirmişti. Ve bu kazanın sebebinin son kadar araştırılacağını ve gerekli soruşturma ve kovuşturma neticesinde gerekli kararların verileceğini ve bundan hiç kimsenin şüphesi olmaması gerektiğini Sayın Cumhurbaşkanımız Amasra maden ocağının o kazanın hemen sabahında da ifade etmişti. Ve şu anda yargımız gerekli dava sürecini takip ediyor. Hepiniz takip ediyorsunuz. Hep beraber süreci takip edeceğiz. Ve burada kimler sorumluysa elbette ki yargının vereceği karar neticesinde cezalarını çekecektir. Tabii madenci yakınlarına, onların çocuklarına, onların emanetlerine sahip çıkmak bizlerin görevi. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kaza sonrası hemen bir kanun çalışması yaptık. Özellikle yakınlarının hakları, sosyal hakları, onların maaş durumlarıyla ilgili kanun çalışmamızı tamamladık. Sadece Amasra kazasıyla ilgili değil, tüm geriye dönük Kozlu kazası da dahil olmak üzere tüm maden kazalarında, kömür işletmelerinde, yeraltı madenciliğinde, iş kazasına uğrayan, vefat edenlerle ilgili genel bir düzenleme yaparak özellikle madencilerimizin hakları onların geride bıraktıklarının yakınlarının haklarıyla ilgili olarak gerekli kanun çalışmalarında yaptık. Bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Tabii madencilerimizin çalışma şartlarını son özellikle bundan on yıl önce çıkardığımız kanunla düzenlemiştik. Soma kazasından sonra. Onların çalışma şartlarını, emeklilik şartlarını daha uygun çalışma noktasında, sosyal güvenlik noktasındaki haklarını daha kuvvetlendiren ve iş güvenliği anlamındaki tedbirleri daha da arttırmaya yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Tabii ki bunların uygulamaya yönelik denetimlerinin de sıklıkla takip edilmesi gerekiyor. Ve bundan sonra da inşallah biz Amasra'da da olsun diğer yerlerde tüm maden şehitlerimizin yakınlarına, emanetlerine sahip çıkmaya devam edeceğiz."

"İnsan sağlığı ve iş güvenliği en öncelikli konumuz"
Müesseselerin çalışmaya devam edeceğini ancak çalışmaya devam ederken bir taraftan da insan sağlığı ve iş güvenliğinin en öncelikli konu olduğunu ifade eden Bakan Tunç şu ifadelere yer verdi:
"Bartın'ımızda sayın Valimiz özellikle Sosyal Hizmetler Müdürlüğümüz, Sağlık Müdürlüğümüz, diğer müdürlüklerimiz, madencilerimizin yanında olmaya çalıştılar. Onların ihtiyaçlarını gidermeye çalıştılar. Emanetlerine sahip çıkmaya çalıştılar. Ve bundan sonra da burada biz varız. Beraberiz. Sizin evladınız olarak sizin her türlü her türlü emrinizde hizmetinizde olduğumu belirtmek istiyorum. Bir kardeşiniz olarak. Ve bundan sonra da inşallah bu tür acı olayların, bu tür kazaların meydana gelmemesi için dua ediyoruz ve gerekli tedbirlerin alınması noktasındaki hassasiyeti her daim bu vurguluyoruz. Tabii ki bu müesseseler çalışmaya devam edecek. Bunlar yerli kaynaklarımız. Ama tabii çalışmaya devam ederken de elbette ki insan sağlığı, iş güvenliği en öncelikli konumuz. Şu anda Türkiye Taş Kömürü Kurumu'na iki bin maden işçisi alınacak. Bunun dört yüzü Amasra'ya Bartın'dan alınacak kişiler ve burada kuraları da önümüzdeki hafta çekilecek. Ve inşallah o işe girecek olan kardeşlerimizle şu anda çalışmaya devam eden madencilerimiz kazasız belasız çalışma Cenabı Allah'tan diliyoruz. Ve bundan sonra bu tür acı olay meydana gelmemesi için gerekli her türlü tedbirin alınması noktasındaki hassasiyetimizi de buradan belirtmek istiyorum."

"İki milyon Filistinli; çoluk çocuk tehlike altında"
İsrail'in Filistin'e yönelik yaptığı saldırılarının insan haklarına aykırı bir savaş suçu olduğunu söyleyen Bakan Yılmaz Tunç, dünyanın gözü önünde yaşananlar karşısında insan hakları kuruluşlarının tepki göstermediğini eleştirdi. Türkiye'nin; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, temaslar kurarak akan kanın durma noktasındaki hassasiyetleri dile getirdiğini, insani yardım uçaklarını bölgeye gönderdiğini aktaran Bakan Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Diğer yandan hepinizin bildiği gibi şu anda üzüntü verici dünyanın gözü önünde Filistin'de meydana gelen olaylar hep derinden sarsıyor. Millet olarak üzülüyoruz. Ve gerçekten orada çocukların katledilmemesi, sivil insanların, yaşlıların, kadınların üzerlerine bomba yağdırılmaması için çalışan, çabalayan bir Türkiye var. Sayın Cumhurbaşkanımız sürekli temas Sayın Dışişleri Bakanımız ve bölge liderleriyle de temas kurarak görüşerek oradaki akan kanın durması noktasındaki hassasiyetini sürekli dile getiriyor ve Türkiye olarak da insani yardım uçaklarımız hemen bölgeye hareket etti. 360 bin metre yönelik bir alana sıkıştırılan iki milyon Filistinli çoluk çocuk şu anda tehlike altında ve maalesef hukuksuzca bir iş yapılıyor orada. Özellikle haksız insan haklarına aykırı ve bir savaş suçu adeta bir soykırım yapılıyor. Dolayısıyla dünyanın gözü önünde insan hakları kuruluşlarının maalesef sesi çıkmıyor. Maalesef uluslararası kuruluşlar, insanlığın bütün sorunlarında olduğu gibi Filistin meselesinde de bir çözüm olmadığını hep beraber görüyoruz. Bütün dünyanın gözü önünde. Bu haksızlıklar, hukuksuzluklar cereyan ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımız dünyada hakkaniyeti, adaleti savunurken, dünya beşten büyüktür derken işte bu tür olaylar olmasın. Uluslararası sistem insanlığın problemlerine çözüm olsun diye bunu söylüyor. Ama maalesef tabii dünyada küresel güçlerin özellikle insan haklarını, demokrasi dillerinden düşürmeyenlerin nasıl bir katliama seyirci kaldıklarını o katliama nasıl uçak gemileriyle, bombalarıyla nasıl destek verdiklerini de hep beraber görüyoruz. Türkiye olarak insanlığın barışını, huzurunu savunmaya devam edeceğiz inşallah. Oradaki Filistinli kardeşlerimizin can vermemesi, çocukların katledilmemesi için mücadelemizi sürdüreceğiz. Ülke olarak, barışın, huzurun, sözcülüğünün adaletin, hakkaniyetin, sözcülüğünü yapmaya devam edeceğiz."

"Üzerinden bir yıl geçti acısı hala taze"
Geçen yıl 14 Ekim'de yaşanan facianda halen acıların taze olduğunu ve törende madenciler anısına 43 fidan dikildiğini aktaran Bakan Tunç sözlerini şöyle tamamladı:
"Amasra kazasında hayatını kaybeden tüm maden işçilerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Üzerinden bir yıl geçti. Ama acısı hala taze. Hiç bitmiyor, hiç dinmiyor ailelerimizin acısının yanı sıra onlar tabii ki daha çok ateş düştüğü yeri yaktı. Ama hepimizin yüreğinde özellikle Bartın ve bütün ülkemizin yüreğinde derin bir yara bıraktığı kırk üç madencimizin şehit olması ve yaralılarımızın bir kısmı kurtulması bizlerin yüreğini ferahlattı ama tabii bu acının dinmesi mümkün değil. Onların hatıralarını yaşatmaya devam edeceğiz. Onların hatıralarını yaşatmak, geride kalanlarına sahip çıkmakla olur. Onların hatıralarını yaşatmak, bundan sonra bu tür kazaların meydana gelmemesi için gerekli her türlü tedbir ne varsa almakla olur. Ve onların hatıralarını yaşatmak bundan sonra ve o kazaya neden olanların bağımsız ve tarafsız yargı tarafından verilecek karar neticesinde ortaya çıkan kararla olur. Ve bu hatırayı yaşatmak için de Orman Bölge Müdürlüğümüz bugün güzel bir organizasyon yaptı. Geçen sene oluşturduğu hatıra ormanının yanına bugün de kırk üç madencimizi hatırlatacak kırk üç fidan dikimiyle bu ormanın daha da büyütülmesini sağlamaya yönelik bu çalışmada emeği geçen Orman Bölge Müdürlüğü ve Orman İşletme Müdürlüğü yetkililerimize de teşekkür ediyorum."
Konuşmaların ardından 43 fidanın dikimi gerçekleştirildi.

yılmaz tunç-1

Editör: Haber Merkezi